Bu yazı 02/07/2025 tarihinde yayınlanmıştır.
*(E)Tuğg. Halil İbrahim BÜYÜKBAŞ
Bir ülkeyi işgal etmek için artık tanklar değil; istihbarat servisleri, basın ve sosyal medya operasyonları, içerden devşirilen taşeronlar işbaşında…
Ve 1993 yılı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu yeni tür “sessiz işgal” taktikleriyle tanıştığı en karanlık yıllardan biridir.
O yıl yaşananlara tek tek bakınca, sanki sahnelenmiş bir tiyatronun perdesi açılıyor: Cinayetler, suikastlar, kazalar, iç çatışma kışkırtmaları, siyasi dizaynlar…
Ama perde arkasında birileri daha vardı: CIA, MOSSAD, BND ve Gladio’nun Türkiye kolu olan FETÖ!
Uğur Mumcu’dan Özal’a Uzanan Derin Suskunluk
24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu, arabasına konulan bombayla katledildi. PKK’nın dış istihbarat destekleri ile o zaman "hizmet hareketi" diye bilinen, bugünün FETÖ'nü araştırıyordu. Ve şu sözleri yazmıştı öldürülmeden önce: “Tarikat-Siyaset-Ticaret üçgeniyle devleti ele geçirmek isteyen bir yapı var…” Kimdi bu yapı? Bugün biliyoruz: FETÖ!
O dönem henüz "cemaat" adıyla sinsice devletin damarlarına sızmışlardı.
17 Şubat 1993’te Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis uçağı düştü(!)
Kuzey Irak’ta ABD’nin PKK'yı desteklediğini, arkasında ABD olduğunu ifşa ediyordu.
O zamana kadar bizlere PKK'nın Marksist-Leninist bir terör örgütü olduğu ve teröristlerin elindeki silahlar Rus yapımı Kalaşnikov silahlar vardı. PKK'yı örgütü Rusya kurdu propagandası yapılıyor… İyilik sever stratejik ortağımız ABD terör örgütü PKK ile mücadelede sözde yardım bile ediyordu... Oyun büyüktü. Rahmetli Eşref Bitlis Paşa oyunu görmüştü.
O da susturuldu.
Ve sonra 17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Turgut Özal “ani” şaibeli bir şekilde hayatını kaybetti.
O Özal ki, Türk dünyasının liderliğini hedefliyor, Türkiye'yi Avrasya eksenine kaydırmak istiyordu. Tıpkı Menderes gibi... O da hedef oldu.
Ne ilginçtir ki Özal’ın ölümünden bir ay sonra 33 asker Bingöl'de şehit edildi.
PKK devreye sokulmuştu. ABD ile temas arayan Öcalan, birden ateşkesi bozdu. Tesadüf müydü? Hayır! Bu bir Siyonist yazarı olan senaryoydu.
1993: Türkiye’ye Diz Çöktürme Planı
O yıl yaşananlara genel olarak baktığımızda;
- Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Adnan Kahveci ve Turgut Özal gibi “bağımsız Türkiye” savunucuları birer birer susturuldu.
- PKK’nın sivil katliamları ve Madımak ile Başbağlar olaylarıyla iç savaş planlandı.
- FETÖ’nün yargı, emniyet, askeriye ve bürokrasiye hızla sızıyordu. Malesef devlet içinde sanki başka bir güç vardı. Öyle ki, bazı vatan sever kadrolar bile olayları anlayamadığı için, kendi çözümlerini kendi bulma yoluna gidiyordu. Devlete güven sarsılmıştı...
Bugün geriye dönüp baktığımızda, 1993 yılı adeta bir istihbarat laboratuvarı gibiydi. CIA ve MOSSAD merkezli operasyonlar, içerideki işbirlikçilerle birlikte “Türkiye diz çöksün” diye planlandı.
Ve bu planların en sadık piyonu ise; o dönem masum görünümlü, “hizmet hareketi” adı altında büyütülen FETÖ idi.
FETÖ: 1993'te Tohum Eken, 2016'da Darbe Yapan Yapı
O dönemde kimse FETÖ'nün nasıl bir casusluk şebekesi olduğunun farkında değildi. Ama onlar, ABD'den aldıkları emirlerle sistemli şekilde; askeri liselere, polis akademilerine, mülkiyeye, hâkim-savcı kadrolarına sızıyorlardı.
1993, bu örgütün devlete karşı planladığı “stratejik sabır” döneminin en kritik basamağıydı.
Uğur Mumcu'nun dediği gibi: “Bir gün göreceksiniz, bu devletin her yerini ele geçirecekler.”
Ve haklı çıktı. Ama Türkiye susmadı… Çünkü millet susmadı! O yıllar uzun karanlık yıllardı. Ta ki 2002 yılında bir Anadolu Yiğidi ortaya çıkana kadar...
Recep Tayyip Erdoğan: Türkiye’nin Kararan Ufuklarını Aydınlatan Lider
1993’te kurulan o karanlık tuzak, tam başarıya ulaşmışken; 2002’de bir adam çıktı ve tüm planları altüst etti: Recep Tayyip Erdoğan.
Milletin içinden geldi. Milletin diliyle konuştu. Milletin duygusunu tercüme etti.
Ve en önemlisi: Milletin iradesini silahların, istihbarat oyunlarının, kumpasların önüne koydu.
2007 e-muhtırasına direndi. 2010 referandumuyla vesayet odaklarını geriletti.
2013’te Gezi provokasyonlarını boşa çıkardı. Ve 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün CIA destekli darbe girişimini milletle birlikte ezdi geçti.
Bugün Daha Güçlüyüz Çünkü Unutmadık!
Türkiye bugün kendi SİHA’sını, savaş gemisini, uçağını, silahını, uydusunu ve yüksek teknolojik sistemlerini üretiyorsa…
Yerli ve millî duruş artık bir devlet politikası olmuşsa…
Bunu o karanlık günleri unutmayan, ama geleceğe takılıp kalmayan bir liderliğe borçluyuz.
Ve artık “ey CIA, ey MOSSAD” diyebilen bir Türkiye var.
Son Söz: 1993’ü Unutma, FETÖ’yü Affetme! Asla pişman olan FETÖ'cü yoktur. Unutma!
1993 bir darbe yılıydı. Ama adı konulmamış, eli gizlenmiş, yüzü maskeliydi.
Bir ülkenin aklına, kalbine, geleceğine yapılan bir suikasttı.
Bu topraklarda ne zaman ayağa kalkmak isteyen bir lider çıksa, önce onu susturdular.
Ama bu defa başaramadılar. Çünkü Erdoğan, milletin bağrından gelen bir fırtınaydı.
Ve artık Türkiye, o eski Türkiye değil.
Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.